4 Mart 2008 Salı

BALIN İNSAN SAĞLIĞINDAKİ YERİ ve ÖNEMİ

ARISTIRMA-Derleme Review-APICULTURAL RESEARCH
Uludag Bee Journal August 2004 127
BALIN İNSAN SAĞLIĞINDAKİ YERİ ve ÖNEMİ
Honey As Important Food for Human Health
Barıs SÖNMEZ
Uludag Üniversitesi, Veteriner Fakültesi, Besin Hijyeni ve Teknolojisi A.B.D. 16059, Bursa, TURKEY
Özet: Bu derlemede, genel olarak balın insan saglıgındaki yeri ve öneminden bahsedilmistir. Balın
beslenmemizdeki yeri, mikroorganizmalar üzerine antimikrobiyal etkisi, antioksidatif etkisi, sindirim ve sinir sistemine saglamıs oldugu yararlar, göz, dis ve deri hastalıklarının tedavisinde kullanımı ile ayrıca kanser ve tümör hücrelerine karsı olumlu etkileri üzerinde durulmustur.
Anahtar Kelimeler: Tedavi, Saglık, Bal
Abstract: In this review article, generally the importance of honey in human health has been discussed.
Honey in our nutrition, antimicrobial effects on micro-organisms and antioxidative effects, benefits on
gastrointestinal system and nervous system, application of medical treatment of eye, teeth and skin diseases and effects on cancer and tumor cells have been emphasized.
Key Words: Treatment, Health, Honey
GİRİŞ
Bal, bal arıları tarafından salgılanan invertaz enzimi ile
bitki nektarlarından üretilen tatlı, aromatik ve visköz bir
surup olarak tanımlanmaktadır (Akpınar 2002). Balı ilk
defa kimin, ne zaman ve nasıl buldugu bilinmemekle
birlikte, arastırmalar İspanya’da Valencia eyaletinde
bulunan Arona magarasının duvarında bal toplayan kız
resminin 16 bin yıl öncesine ait odugunu göstermektedir.
Kendi tarihimize baktıgımızda, Kasgarlı Mahmut’un
açıklamalarına göre Türkler ilk zamanlar balı “arı yagı”
olarak tanımlamıslar, sonraları Batı Türkleri tarafından
günümüzde kullanılan adıyla “bal” demeye
baslamıslardır. Balın Anadolu’da beslenmede önemli rol
oynadıgı kesindir. Çatalköy duvar süslemelerinde
çiçekler ve üzerlerindeki böcek resimleri günümüzden 8-
9 bin yıl öncesinde bile Anadolu’da balın arılar
tarafından çiçeklerden toplandıgının bilindigi ve
beslenmede önemli bir yer olusturdugunun göstergesidir
(Ötles 1999). Tarih boyunca bala hekimler tarafından
ayrı bir önem verilmistir. Romalı hekimler, balın çok
kuvvetli bir panzehir oldugunu, Hippokrates balın hava
ve suya es degerliligini, Mısırlı, Yunanlı, Arap hekimler
de balın çesitli göz, ruh ve sinirsel hastalıklarda yalnız
veya bitkilerle karıstırılarak yapılan surup veya merhem
seklinde kullanıldıgını belirtmislerdir (Brown 2000).
BALIN İNSAN SAĞLIĞI ÜZERİNE ETKİLERİ
Antimikrobiyal Etkisi
Balın insan saglıgı üzerine etkileri ile ilgili olarak
yapılan bir çok çalısmada, özellikle hastalıklara karsı
etkisinin incelenmesi amaçlanmıstır. Balın antimikrobiyal
etkisinin, yüksek molarite, düsük rutubet ve asidik
karakterde olmasının yanısıra yapısında bulundurdugu
hidrojen peroksit, flavonoidler ve fenolik asitten
kaynaklandıgı bilinmektedir. Bu özellikleri sayesinde
bal, insanlarda hastalık olusturan bir çok bakteri için
uygun olmayan bir ortam olusturmaktadır.
Antibiyotiklere karsı dirençli oldugu bilinen Meticilin’e
dirençli Staphylococcus aureus (MRSA) bakterisinin bal
içersinde yıkımlandıgı arastırmalar sonucunda tespit
edilmistir (Dixon 2003). Yapısının % 80’ini fruktoz ve
glikozun olusturdugu balların 21 çesit bakteriye ve
özellikle Escherichia coli, Staphylococcus aureus,
Klebsiella pneumoniae ve Pseudomonas aeruginosa’ya
karsı inhibe edici etkisi oldugu glukoz ve fruktoz
oranının % 40’a kadar düsürülmesi ile Gram pozitif ve
Gram negatif birçok bakteriye (Escherichia coli,
Salmonella gibi) inhibe edici etkisinin devam ettigi
ortaya konulmustur (Tomoi, Miyata 2000).
Mansour’un yapmıs oldugu bir arastırmada, balın
patojen mikroorganizmalarının vejetatif formlarından
baska, spor formlarına da etkili oldugu ve bu sayede
ARISTIRMA-Derleme Review-APICULTURAL RESEARCH
Uludag Arıcılık Dergisi Agustos 2004 128
özellikle Clostridium botulinum’un spor formlarını yok
edebildigi bildirilmistir (Mansour 2002).
Bir diger çalısmada, balın 7 tip mikroorganizma
(Escherichia coli O157:H7, Salmonella typhimurium, S.
sonnei, Listeria monocytogenes, Staphylococcus aureus,
Bacillus cereus) üzerine katalaz enzimi ile birlikte
etkileri arastırılmıs, sonuçta balın bu bakterilerin
gelismesini yavaslattıgı ve özellikle Bacillus cereus’un
üremesini tamamen durdurdugu, Staphylococcus aureus,
Listeria monocytogenes ve Shigella sonnei’nin
üremesinin engellenmesinde % 25 oranında basarılı
oldugu tespit edilmistir. Ayrıca bu çalısmada, koyu ve
açık renkli ballar kullanılmıs olup, koyu renkli balların
açık renkli ballara göre gıda kaynaklı patojenlerin
üremesini önleyici etkilerinin daha fazla oldugu da
bildirilmistir (Taormina ve ark. 2001).
Weston ve arkadaslarının yaptıkları çalısmada, balın
antimikrobiyal etkisini yapısında bulunan benzoik asit,
sinamik asit ve flavonoidlerle sagladıgı ve bu kimyasal
bilesenlerin antibiyotik etkisine sahip oldugu tespit
edilmistir (Weston ve ark. 1999).
Antioksidatif Etkisi
Balın bir diger özelligi de antioksidatif etkisidir. Bu etki
sayesinde insanları, oksidatif olaylar sonucunda
olusabilecek bir takım rahatsızlıklara özellikle kansere,
kardiyovasküler kollapsa ve seker hastalıgına karsı
korudugu
bildirilmektedir. Balın antioksidatif etkisi,
yapısında bulundurdugu tokoferol, askorbik asit,
flavonoidler ve diger fenolik – enzim bilesenleriyle
(glukoz oksidaz, katalaz, peroksidaz) saglanmaktadır
(Takeshi ve ark. 2001).
Mamary ve arkadaslarının yapmıs oldugu çalısmada,
balın yapısında bulunan fenolik bilesenlerin antioksidatif
etkiye sahip oldugu ve balın hastalara sulandırılıp
kademeli olarak arttırılarak verilmesi ile antioksidatif
etkisinin arttıgı ortaya konulmustur (Mammary ve ark.
2002).
Bir diger çalısmada, balın hekimlikte mide mukozasını
zararlı etkilere karsı korumak ve oksidasyona engel
olmak için kullanılan sucralfat ve allopurinol ile aynı
etkiye sahip oldugu bildirilmistir (Mobarak, Swayeh
1997).
Sindirim Sistemine Etkisi
Yapılan çalısmalarda, balın sindirim sistemi
hastalıklarına iyi geldigi ortaya konulmustur. Özellikle
mide ülserinin etkeni olarak gösterilen Helicobacter
pylori’nin gelisimi üzerine inhibe edici özelligi oldugu
ve hastalıgın gerilemesinin saglandıgı bildirilmektedir
(Çakmak 2001). Balın oral olarak tavsanlara verilmesi
sonrasında, gastrointestinal sistemlerinde bulunan
glisirizin ve gliseritik miktarlarının azaldıgı tespit
edilmistir (Ching ve ark. 2002). Bir diger arastırmada,
balın hastalara oral yolla verilmesi ile, vasküler
permeabilitede olumlu etkilerin gözlendigi sonucuna
varılmıstır (Mobarak ve Swayeh 1997).
Soguk balın midedeki asit sekresyonunu stimüle
ederken, aksine sıcak balın asit sekresyonunu inhibe
ettigi dolayısıyla, midede yüksek asidite sonucunda
ülserlesmenin ortaya çıkmasına engel oldugu
bildirilmektedir (Kasianenko ve ark. 2002). Mahgoup ve
arkadaslari, deneysel olarak 4 gün boyunca kolitli
farelere bal verip, sonrasında alınan biyopsi örneklerinin
biyokimyasal ve histopatolojik incelemelerinde, balın
kolitiste gözlenen asetik asit indirgemesine karsı etkili
oldugunu ve kolitisteki yıkımlanmanın azaldıgını
saptamıslardır (Mahgoup ve ark. 2002).
Gharzouli ve arkadaslarının yapmıs oldugu bir çalısmada
glukoz, fruktoz, sukroz, maltoz ve bal oral yolla farelere
verildikten sonra yapılan histopatolojik incelemelerde,
mide lezyonlarının korundugu, kanlı mide lezyonlarında
büyük oranda iyilesme saglandıgı ve mide asit içeriginin
düzeldigi tespit edilmistir (Gharzouli ve ark. 1998).
Bunların yanısıra asidoza engel olması, yag sinidirimini
kolaylastırması, istah açması, barsak hareketlerini
düzenlemesi bakımından balın sindirim sistemi üzerinde
olumlu etkileri bulunmaktadır (Akpınar 2002).
Beslenmedeki Önemi
Balın, sindirim olayının gerçeklesmesinde dogrudan
etkili olup diger gıda maddelerinin daha iyi emilmesini
sagladıgı bunlardan yararlanma oranını arttırdıgı
bilinmektedir. Bu nedenle gelisme bozukluklarında,
hastalık ve nekahat dönemlerinde alınması oldukça
yararlı olacaktır. Yapılan bir çalısmada, Lazio
bölgesindeki bazı balların insan yasamı ve gelismesi için
gerekli olan sodyum (76 µg/g), kalsiyum (51 µg/g),
potasyum (39.3 µg/g), magnezyum (4 µg/g) ve demir
(9.4 µg/g) mineralleri yönünden zengin oldugu tespit
edilmistir (Conti 2000). Besleyici özelliginden
yararlandıgımız bal özellikle çocuk beslenmesinde
önemli bir yere sahiptir. Anne ve inek sütünde yetersiz
olan demirin, bal yenmesi ile vücut için gerekli olan
ihtiyacı karsılanabilmektedir. Ayrıca bal insanların
günlük gereksinimleri olan C vitaminini yeterince
içermektedir. Kahvaltıda alınan 50 g bal, günlük
bagırsak bosaltılmasını düzenlemekte bunun yanında
çocukların öksürük, bronsit, yaz ishalleri ve bagırsak
tembelligine karsı da yararlı etki göstermektedir (Günes
2003).

Göz Hastalıklarına Etkisi
Balın, göz hastalıkları üzerine de etkisinin oldugu,
özellikle gözün irinli akıntısında, mikrobiyal kornea
ülserlerinde, blepharitis, kataral konjuktivit ve kornea
enfeksiyonlarında tedavi amaçlı kullanılabilecegi
bildirilmistir. Yapılan bir çalısmada, allerjik rhino
konjuktivit’e karsı etkisi incelenmis ve balın
kullanılmasıyla bu rahatsızlıgın bulundugu kisilerin %
20’sinde olumlu etki yaratarak hastalık semptomlarının
azaldıgı görülmüstür. Ayrıca balın topikal olarak
hiperozmotik ajan seklinde göz bölgesine sürülerek,
anteriör ve posteriör ısın tedavisi ile birlikte
kullanılmasının korneal ödem rahatsızlıklarına iyi
geldigi bildirilmistir (Mansour 2002).
Agız, Dis ve Deri Hastalıklarına Etkisi
Yapılan çalısmalarda, balın özellikle periodontal
hastalıklara, agız ülserlerine ve diger birçok agız
problemlerine iyi geldigi tespit edilmistir. Dislerin
çürümesine neden olan etkenlerden Streptecoccus
mutansa’nın üremesine karsı bazı balların engelleyici
etkisinin oldugu bildirilmistir. Yine balın topikal olarak
derinin üzerine uygulaması ile kepege ve deri
rahatsızlıklarına karsı etkili oldugu ortaya konulmustur
(Waili 2001).
Alcaraz ve Kelly çalısmalarında, bacaklarda mikrobiyal
enfeksiyon sonucu meydana gelen ülserlere karsı balın
etkili oldugunu tespit etmis ve etki mekanizmasının balın
patojen bakterilerin ortamda üreme ve gelismesini
engellemesi sayesinde gerçeklestirdigini bildirmistir
(Alcaraz ve Kelly 2002). Ayrıca, yara iyilesmesinde
kullanılan balın, yaranın kesilmeye uygun olmayan
bölgeye sürülmesi ile, ikincil bir kesme islemine gerek
duyulmadan temizleyici etkisinden yararlanıldıgı da
bilinmektedir (Molan 1999).
Bir diger çalısmada, balın deri iltihaplarında, nekrotik
dokularda ve ödemlerin iyilesmesinde önemli rol
oynadıgı, granülasyon ve epitelizasyon olaylarında etkili
oldugu tespit edilmistir (Tonks ve ark. 2001).
Sinir Sistemi Rahatsızlıklarına Etkisi
Balın, sinir sistemi üzerine en büyük etkisi sedatif ve
antidepresan özelliginden kaynaklanmaktadır. Arastırmalar
sonucunda, balın agresiflige, depresyona, bas
agrısına, uyku problemlerine iyi geldigi, insanı sakinlestirdigi
tespit edilmistir (Günes 2003).
Kanser ve Tümör Hücrelerine Etkisi
Balın yapısında bulunan 5-floracil ve siklofosfamid’den
kaynaklanan laboratuar farelerinin beyin tümör hücrelerine
antimetastazik etkisinin oldugu arastırmalar
sonunda saptanmıstır (Gribel ve Pashinskii 1990). Bir
çalısmada, kekik balının maymun böbrek hücrelerinden
izole edilen Rubella virus üzerine etkili oldugu ve
gelisme gösteren tümörler üzerine topikal olarak
uygulandıgında tümörün gelismesini yavaslattıgı tespit
edilmistir (Zeina ve ark. 1996).
Orofaringeal bölge kanserine karsı radyoterapi ile
radyoterapi ve topikal olarak bal kullanımının karsılastırıldıgı
çalısmada, bal ile birlikte yapılan radyasyon
uygulamalarının sagaltımda daha basarılı sonuçlar
verdigi tespit edilmistir (Biswall ve ark. 2003).
Hamzaoglu ve arkadaslarinin yapmıs oldugu çalısmada,
deney farelerinde olusturulan yaralara tümör
implantasyonları yapıldıktan sonra, tümördeki gelisme
incelenip, gelisme gösteren tümörlerin üzerine sürülen
balın tümör gelisimine karsı yavaslatıcı etki gösterdigi
görülmüstür (Hamzaoglu ve ark. 2000). Ayrıca balın
sahip oldugu antimutajenik etkisi sayesinde Trp-p-1
karsinojenik hücrelerin gelismesine engel olup, yavaslattıgı
bildirilmistir (Wang ve ark. 2002).
Yapılan bir diger çalısmada ise, balın % 6-12’lik
hazırlanan solusyonlar halinde hastalıklı doku içerisine
veya oral olarak uygulanmasının idrar kesesi kanserine
karsı olumlu etkileri oldugu, özellikle T-24, MBT-2, RT-
4, 253-J tümör hücrelerinin büyümesini yavaslattıgı
bildirilmistir (Swellam ve ark. 2003).
Kullanılan Bazı Balların Saglık Üzerine Etkileri
1- Ihlamur balı: Sinir yatıstırıcı, uykusuzluk giderici
özelligi olup güzel kokulu ve açık renklidir.
2- Nane balı: Bagırsak gazlarını önleyici, kolitleri
çözücü, pankreas salgısını söktürücü, sindirimi kolaylastırıcı
özelligi olan bu bal, uçucu yaglar yönünden
zengindir.
3- Kusdili balı: Karaciger hastalıklarını iyilestirici,
sindirim bozukluklarını düzeltici özelligi vardır.
4- Portakal balı: Yatıstırıcı ve kramp çözücü özelliklere
sahiptir.
5- Kestane balı: Kalp çarpıntısına ve yüksek tansiyona
karsı olumlu etkileri vardır.
6- Çam balı: Diüretik olarak ve solunum sistemi
rahatsızlıklarında kullanılır.
7- Kızıl yonca balı: Diareyi önler, diüretik ve solunum
sistemi rahatsızlıklarına olumlu etkileri vardır.
8- Okaliptus balı: Solunum sistemi rahatsızlıklarında
kullanılır (Simics 1998).
SONUÇ
Bal, geçmisten günümüze, yasamın her döneminde ve
bilimin çesitli dallarında tedavi ve beslenme amaçlı

Uludag Arıcılık Dergisi Agustos 2004 130
kullanılmaktadır. _çinde bulundugumuz 21. yüzyılda
alternatif tıp alanında balın kullanımı ve öneminin her
geçen gün arttıgı bilinmektedir. Tıbbın babaları diye
adlandırılan Hippokrates ve Asklepiades’in bal hakkındaki
söylevleri de bunları kanıtlayacak niteliktedir.
Balın sahip oldugu besleyici deger ve tedavi edici
özellikleri nedeniyle insan saglıgı üzerinde olumlu
etkilerinin anlatılması, iyi üretim teknikleri uygulayarak
kaliteli bal üretiminin saglanması ve insanlar tarafından
tüketiminin arttırılması gerekmektedir.
KAYNAKLAR
Akpınar, A. 2002. Bal Beslenme Dergisi, S: 5-10, U. Ü. Ziraat
Fakültesi Gıda Müh. Bölümü, Bursa.
Alcaraz, A., Kelly, J. 2002. Treatment of an infected venous
leg ulcer with honey dressing. Br Journel Nurs. 11-24;
11(13). 859-870.
Biswal, BM., Zakaria, A., Ahmad, A. NM. 2003. Topical
aplication of honey in the manangement of radiation
mucositis. Support Care Cancer.11(4), 242-248.
Brown, R. 2000. Honey royden brown’s bee hive product
bible. 123-133.
Ching, H., Hou, YC,. Hsiu, SL., Tsai, SY., Chao, PD. 2002.
Influnce of honey on the gastrointestinal metabolism
and disposition of glycyrhizm and glycyrhetic acid in
rabbits. Biol Pharm Bull. 25(1): 87-91.
Conti, M. E. 2000. Lazio Region honeys: a survey of mineral
content and typical parameters. Food Control. 459-463.
Çakmak, _. 2001. Apiterapi. Uludag Arıcılık Dergisi 2. 16-18.
Dixon, B. 2003. Bacteria can’t resist honey. The Lancet
Infectious Deseases. Vol 3. 116.
Gharzouli, K., Gharzouli, S.M., Khennouf, S. 1998. Prevention
of ethanol – induced gastric lesions in rats by natural
honey and glucose – fructose – sucrose – maltose
mixture. Pharmacological Research. 151-156.
Gribel, N., Pashinskii VG. 1990. The antitumor properties of
honey. Vapor Onkol. 36 (36): 704-709.
Günes, N. 2003. Balın bilesimi ve kullanım alanları. 2.
Marmara Arıcılık Kongresi Bildiri Kitabı. 225. Yalova.
Hamzaoglu, I., Sarıbeyoglu, K., Durak, H., Karahasanoglu, T.,
Bayrak, I., Altug, T., Sirin, F., Sarıyar, M. 2000.
Protective covering od surgical wounds with honey
impedes tumor implantation. Arch. Surg. 135 (12):
1414-7.
Kasianenko, VI., Selezneva, E., Markarova, NV.2002. Effect
of warm and cold honey solutions on acid-forming
function of the stomach. Article in Russian.
Mahgoup, A. A., Medany, AH., Hagar., HH., Sabah., DM.
2002. Protective effect of naturel honey against acetic
acid – induce colitis in rats. Trop Gastroentoral. 23 (2):
82-87.
Mamary, M. A., Meeri, A., Habori, M. 2002. Antioxidant
activities and total phenolics of different types of
honey. Nutrition Research. 22. 1041-1047.
Mansour, M. A. 2002. Epithelial corneal oedema treated with
honey.Clinical and Experimental Opthalmology.30.
141-142.
Mobarak, A., Swayeh. 1997. Naturel Honey Prevents ethanolinduced
increased vascular permeability changes in thr
rat stomach. Journal of Ethnopharmacology. 55. 231-
238.
Molan, CP. 1999. Why honey is effective as a medicine it’s use
in modern medicine. Honey research unit. New
Zealand. 80-92.
Ötles, S. 1999. Balın Tarihçesi, Saglık Açısından Önemi ve
Kullanım Alanları. Gıda Teknolojisi. Ankara.
Simics, M.1998. Bee Venom. Exploring the healing power. 55-
58.
Swellam, T., Miyanaga, N., Onozawa, M., Hattori, K., Kawai,
K., Shimazui, T., Akaza, H. 2003. Antineoplastic
activity of honey in an experimental bladder cancer
implantation model: in vivo and in vitro studies.
International Journal Urology. 131-139.
Takeshi, N., Mizuho, S., Reiji, I., Hachiro, I., Nobutaka, S.
2001. Antioxidative activities of some commercially
honeys, royal jelly and propolis. Food Chemistry. 237-
240.
Taormina, P. T., Niemira B. A., Beuchat, L. R. 2001.
Inhibitory activity of honey against foodborne
pathogens as influenced by the presence of hydrogen
peroxide and level of antioxidant power. International
Journal of Food Microbiology. 69. 217-225.
Tomoi, S., MD., Miyata, G. 2000. The nutraceutical benefit,
part 3: Honey. Nutritional Pharmaceutical. 16: 468-
469.
Tonks, A., Cooper, R. A., Price, A. J., Molan, P. C., Jones, K.
P. 2001. Stimulation of TNF _-release in monocytes by
honey. Academic Press. 241-243.
Waili, A,. 2001. Therapeutic and prophylactic effects of crude
honey on chronic seborrheic dermatitis and dandruff.
Eur Journal Res. 30;6(7): 306-308.
Wang, XH., Andrae, L., Engeseth, NJ.2002. Antimutagenic
effect of various honeys and sugars against Trp-p-1 J.
Agrie Food Chem. 6;50 (23): 6923-8.
Weston, R. J., Mitchell, R. K., Allen, L. K. 1999. Antibacterial
phenolic compenents of New Zealand manuka honey.
Food Chemistry. 295-301.
Zeina, B., Othman, O., Assad, S. 1996. Effect of honey versus
thyme on Rubella virus survival in vitro. J. Altern
Complement Med. 2 (3): 345-348

1 yorum:

Adsız dedi ki...

Merhaba. Kanserle ilgili son gelismelere yer verdigim ve henuz yeni hayata gecirdigim bir web sitem var. Arastirma yaparken rasladigim bu yaziniza hem fikirlerinizi almak hem de daha cok insana ulasabilmek icin yorum birakmak istedim. Web sitemi ziyaret edip yorumlarinizi paylasabilirsiniz cok sevinirim. Yayin hayatinizda basarilar dilerim.